16 Temmuz 2009 Perşembe




Bugün farklı bir gün hissediyorum.. Arkadaşlarım var benim, arkadaşım! Bir de hasret kaldığım sesleri ve yüzleri !

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Lanet olası bi seçimdi içinde bulundugum durum. Bi tür işkence. Birilerinin agzından cıkan sözlere endeksli gelecegim. Bi cümleyle yok olabiliyor hayallerim, ya da varolabiliyor. Dibe vurmuş haldeyim mesela şuan. Yine olasılıklar negatif yönde ilerliyor. 5dk önce makul olabiliyorken şimdi sinirli, depresif ve negatif bakışlar atıyorum hayata. Siktiri cekiyorum hatta.
Kitap.. Kitap.. Kitaaaaaaaaaaap. Asıl amacını anladım kitapların. Okuyucusuna yapmak istediklerini gösteriyor. O düş aleminde birazcıkta olsa yaşamasını saglıyor. Aşık olmayı, yalnız kalmayı, sevmeyi, şaşırmayı, nefret etmeyi ögretiyor. Gercek hayatta göremeyecegimiz olayları görmek her ayrıntısıyla, insanı heycanlandırıyor, anlıkta olsa mutlu ediyor. İnsanın Forks'ta yaşayası geliyor. Tesekkürler Mrs Meyer.

8 Temmuz 2009 Çarşamba


Kimi kandırıyordum ki? ED gibi biri hiç çıkmayacaktı karşıma ve ben hiç BE olamayacaktım. Kendi kendime mahkumum, mecburum ben. Olmak istedigim ya da olmaya çalıştıgım herneyse hiç olamaycaktım. Hiçbirşey bunu değiştirmeyecekti. Şuan saat kaç bilmiyorum ama penceremde horoz sesleri var. Aslında tarihten de pek emin değilim. Zaten önemli de degil. Günlerim nasıl olsa hep aynı, önemsiz ve iflah olmaz derecede değersiz ve sıkıcı. Gündüz-gece pek farketmiyor artık. Geceleri ayı görmeden, gökyüzünün can sıkıcı derecede yavaş yavaş aydınlandığını görmeden uyuyamaz oldum. Karanlıkta oturup sessizce düşünmek.. Deli gibi, aklı başından uçup gitmiş gibi..
Gözle görülür hiçbir sorun yokken aslında ne kadar karanlıkta, ne kadar çaresiz ve boşlukta oldugumu bilmek; başkalarına anlatmak hiç mantıklı degil. Kapattım bütün kapıları, duvarlar ördüm pervasızca. Nedenini bilmedigim bi öfke ele geciriyor beni. Güçlü bi habis tarafım varmış meger farkında olmadıgım. İgreniyorum, nefret ediiyorum ve ayakta kalıyorum. Sanırım kendimle yaşamayı ögreniyorum. Olanları ya da önümüzdeki sene olacakları düşünmek şiddetli bir mide bulantısı getiriyor. Yalnızdım ve her zaman öyle kalacaktım. Herkes gelip geçiciydi sadece o an için bir avuntuydu ve her insan yalnızlıga mahkumdu. Bu duygu bende üzüntüden çok öfke bırakıyordu. Kendimi degişmeye zorluyordum, farklı şeyler denemeye. Belki yeni bir başlangıç yapabilirdim. Olmadıgım biri gibi davranırsam ve kendimi degişime zorlarsam iyi hissedecektim. Bu boşluk, bu tarifi olmayan nefret nöbeti, kendini yalnızlıga teslim etme dönemi sona erecekti. Ermeliydi.. Ben bitmeden, kan kaybından ölmeden nokta koymayı başarmalıydım.